İlaç tedavisi psikiyatrik hastalıkların sağaltımında oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Psikoterapi yöntemlerinin tek başına etkili olabileceği durumlar olmakla birlikte ilaç tedavisinin kaçınılmaz olduğu hastalıklar mevcuttur. İlaçlar, hastalıklara neden olan beyin kimyasallarındaki değişimleri düzenleyerek semptomların düzelmesini ve bunun sonucunda işlevselliğin tekrar kazanılarak sağlıklı bir hayata devam edilmesini sağlarlar. İlaç tedavisinin yalnız başına kullanılması orta ve uzun vadede tedavi uyumunun bozulması, atakların başlangıcındaki semptomların gözden kaçması ve atak sıklıklarının artmasına neden olacağından tüm tedavi süreçlerinde; başta hastalığın doğası, gidişatı ve tedavi mekanizmalarının anlatıldığı psikoeğitim de dahil olmak üzere psikoterapötik yöntemler ile desteklenmelidir. Aşağıda belli başlı ilaç gruplarının genel özellikleri belirtilmiş olup; temel bilimsel doğrulardan uzaklaşmadan, herkesin “özel” bir tedavi gereksinimi olabileceğini göz ardı etmemek gerekir.
Antidepresan (AD): Depresyon, yaygın aksiyete bozukluğu, panik bozukluk ve travma sonrası stres bozukluğu gibi çeşitli kullanım alanları olan AD’lar genelde etkiledikleri nörotransmittere (örn, serotonin, noradrenalin vb) göre sınıflandırılmaktadırlar. Sıklıkla düşük dozda titre edilerek başlanan bu ilaçların istenilen etkilerini göstermesi 4-8 haftayı bulabilir ve bu sürecin başında kişiye bu durumun anlatılmaması halinde tedavi uyumu bozulabilir. Semptomların şiddetine göre ilaç dozları kademeli olarak yükseltilebilir ve iyilik halinin elde edildiği dozda devam edilmesi önerilir. Remisyon (klinik iyilik) halinde genelde 6-12 ay kullanıma devam edilmesi, tedavi kesilmesi planlanıyor ise tedricen doz azaltılarak planlama yapılması önemlidir. Söz konusu ilaçlar için herhangi bir bağımlılık söz konusu olmamakla birlikte bazı ilaçlarda doz atlanması durumunda “geri çekilme etkisi” denilen ve birkaç gün süren şikayetler (sersemlik hissi, elektriklenme, baş ağrısı vb.) olabilir.
Antipsikotik (AP): Genel mekanizmaları hezeyan ve halüsinasyon gibi psikotik bulgulara neden olan dopamin artışının baskılanması ve regülasyonu olan AP ilaçlar şizofreni ve benzeri psikotik bozukluklar, bipolar duygulanım bozukluğu (özellikle atak dönemlerinde) ve hatta dirençli depresyonlarda güçlendirme tedavisi olarak kullanılır. AP ilaç dozlarında atak ve remisyon dönemleri arasında farklılıklar olabilir. Bağımlılık yaratmayan AP ilaçların kullanımı sırasında en dikkat edilmesi gereken yan etki EPS (ekstrapiramidal sistem) yan etkileri olarak adlandırılan, dopaminin aşırı baskılanması ile oluşan “parkinson benzeri” bulgulardır. Doz düşürülmesi, antikolinerjik tedavi eklenmesi veya tedavi ajanı değişimi ile bu yan etkiler kontrol altına alınır. Tedavi uyumunun artması, nükslerin önlenmesi ve remisyon sürelerinin uzayarak iyi bir işlevsellik elde edilebilmesi için uzun etkili AP’ler mevcut olup 2 hafta, 4 hafta ve 12 haftada bir uygulanan formlar günümüzde sıkça kullanılmaktadır.
Duygudurum Düzenleyici (DDD): Başlıca DDD olan lityum ve sodyum valproat özellikle bipolar duygulanım bozukluğunda atak ve remisyon dönemlerinde sıkça kullanılır ve yeniden atak geçirme riskinin minimalize eder. Her iki ilaç için doz titrasyonu yapılmalı ve özellikle tedavi başlangıcında sık kan ölçümleri ile kan ilaç düzeyleri bakılmalıdır. Yüksek kan düzeyleri yan etkilere neden olacağı gibi etkin düzeyin altındaki kullanımlarda ilaçların herhangi bir etkisi olmayacak ve koruyucu etkileri ortadan kalkacaktır. Kişi için uygun doz bulunduğunda ilaç kan düzey ölçümlerinin aralıkları uzatılır.
Anksiyolitik: Benzodiazepin grubu ilaçları içeren ve kaygı giderici etkileri nedeniyle bu şekilde isimlendirilen bu ilaçlar uzun süreli bir tedavinin ana parçası olmaktan ziyade, tedavi başlangıcında (özellikle AD tedavilerin etkilerini gösterme sürelerinde) kullanılır. Orta ve uzun vadede tolerans gelişimi ile doz artışı ihtiyacı ve kesildiğinde yoksunluk bulguları ortaya çıkarması nedeniyle bağımlılık riski olan bir gruptur. Bu grubun kullanılmasının elzem olduğu durumlarda kişiye bu süreç ile ilgili bilgi verilmesi şarttır. Ayrıca solunum merkezi üzerine etkileri nedeniyle alkol ile birlikte kullanılmamaları konusunda bilgi vermek gerekmektedir.